EŞREF ARMAĞAN

Gönderim Pazartesi Eylül 03, 2018   ief



Görmeden Harika Resimler Yapan Bir Türk Ressamı

EŞREF ARMAĞAN

1953 yılında İstanbul Fatih’te dünyaya gelir. Doğuştan görme engellidir. Okula gitmedi ama resim yapmayı ve yazı yazmayı öğrendi kendi kendine. Babasının dükkânında, soba borusu keserek, zamanını değerlendiren bir insandır. Altı yaşında kalem kâğıt ile resim çizmeye başladı. On sekiz yaşına gelince, parmakları ile kâğıda, sonra da tuval üzerine yağlı boya resimler yapmaya başladı. Yağlı boya resimden akrilik boyaya geçerek, görmediği hâlde, gerçeğe çok yakın resimler yaptı. Boyaları bir sıraya dizerek, o sırayı hiç bozmadan ve hep o sıradaki boyalara göre resimler yapıyordu. Önce dokunarak anlamaya çalışıyor, resmi yapmak istediği zaman kabartma hâline bakıyor elleri ile sonra sorması gereken

yerler varsa gören birine sorarak, ondan aldığı cevapları beynine, ezberine koyarak resmediyordu. Duyduklarına dikkat ettiği için de ezberi iyiydi. Otuz yaşına kadar, çizdiği resimleri kimseye de göstermezdi. Altınokta Körler Derneği’nde resim sergisi açana kadar, kimse onun resim yaptığını bile bilmez. Joan Eröncel adlı, Türk ile evlenmiş bir kadınla tanışınca bu, hayatında bir dönüm noktası olur. Bu yabancı kadın, ona internet sitesi açarak, yurt dışına açılmasına yardım eder ve menajerlik de yapar. Demirel ve Clinton’ın resimlerini yaparak onlara yollar. Clinton, bir teşekkür mektubu ile cevap verir. Evli ve iki çocuk babası olan Eşref Armağan, resim çalışmalarına devam ediyor. Harvard Üniversitesi’nde, Eşref Armağan’ın üç veya dört saatlik beyin tomografisini çekerek ve bu çekim esnasında ellerine bazı nesneler vererek, onları nasıl algıladığı konusunda incelemede bulunmuşlar ve duyduklarını, beynine en iyi şekilde işleyerek, unutmadan, gerçeğe yakın şeyler tahmin ettiğini ve algıladığını görmüşler. Yani beyni sağlam olanlar, duyduklarını ve gördüklerini unutmazlarsa gerçeğe yakın algılıyorlar. Eşref Armağan, yurt içi ve yurt dışı sergilerine ve çalışmalarına devam ediyor.

EŞREF ARMAĞAN’IN BAŞARISINDAKİ 10 ETKEN

1- AZİM VE SABIR: Armağan, azim ve sabırla resim yapıyor. Altı yaşından bu yana hep ilerleme kaydediyor ama kimseye göstermiyor. Babasının yanında sabırla soba borusu kesmesi ve azimle okuma yazmayı öğrenmesi, gerçekten Eşref Armağan’ın sabır ve azimle bu çalışmaları elde ettiğini gösteriyor bizlere.
2- BABA MESLEĞİNİ SEVMESİ: Resim yapmasına rağmen, babasının dükkânında baba mesleğini devam ettirmesi için babasına yardımcı olması, babasını ve onun mesleğini sevmesi adına hayata tutunması, gerçekten de başarısına katkı sağlamış. Resme de devam ederek, hobisi ile ün yapan biri olmuştur Armağan.
3- DOKUNMA DUYUSU: Armağan, dokunma duyusunu müthiş geliştirerek, âdeta parmakları ile gören insan olmuş. Resim yaparken ve nesneleri tanırken, dokunma duyusunu bir göz gibi kullanması ve bu duyusunu geliştirmede gösterdiği azim ve sabır, ona başarı kapısını açmış.
4- KENDİNİ EĞİTMEK: Her engelli, önce kendisinin hocası olacaktır. Eşref Armağan da okuma yazma öğrenme ve resim yapma konusunda hep kendisini eğitmiş ve kendi çabaları ile bir yere gelmiş. Başkaları gibi bahane üretme üzerine bir hayat kurmadan, durmadan kendisini eğitmiş ve geliştirmiş.

5- ÜSTÜN HAFIZA: Armağan, kendi dokunma yetisi yetmeyince, başkalarından, gördüklerini kendisine anlatması için yardım istiyor ve onların anlattıklarını âdeta ses kayıt cihazı gibi beynine işleyerek unutmuyor ve bu bilgileri kullanarak resme aktarıyor. Gerektiğinde başkalarından yardım istemeyi de zayıflık olarak algılamıyor.
6- SİVİL TOPLUM: Sivil toplum kuruluşu olan Altınokta Körler Derneği’nde ilk sergisini açması da gerektiği zaman sivil toplum kuruluşlarından yardım almaktan kaçınmadığını gösteriyor. Bu da başarısına tabii ki katkı sağlıyor.
7- KENDİNE YARDIM EDENE DEĞER VERMEK: Armağan, kendisine yardım edene ve değer verene değer veriyor. Türk insanı yardım etmese de Türk’le evlenerek Türkiye’ye yerleşmiş Joan Hanım’ın yardımları ile tanınıyor ve ün yapıyor. Joan Hanım’a da saygı ve sevgisini, teşekkür ederek gösteriyor her zaman.
8- YURT DIŞI: Yurt dışı tecrübelerden ve sergilerden de faydalanan Armağan, ayrıca Harvard Üniversitesi’nin, kendisi üzerinde yaptığı araştırmayı da önemseyerek, başarısının sırrını anlamaya çalışıyor ve bundan da gelişme konusunda daha çok nasıl faydalanırım, diye düşünüyor.
9- ESPRİ YAPMAK: Anılarını anlatırken, her engelli gibi, espriler yaparak anılarının aslında hem komik hem de güzel yönlerini anlatıp, insanların hoş vakit geçirmesini sağlıyor.
10- BİLİM ADAMLARININ ÇALIŞMASINI ÖNEMSEMEK: Harvard Üniversitesi’nde, bilim adamlarının kendisi üzerine çalışmalarına sıkılmadan destek vererek, hem kendisini anlamaya çalışıyor hem de bilim dünyasına katkı sağlayarak, bu konuyu da başarı hanesine eklemeyi başarıyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir